12 Şubat 2016 Cuma

LaTeX e Baslama Hikayem!

Sanirim bundan bir kac ay once supervisorimin bana gelmesi ila basladi. Rapor yazmam gerekiyordu ve ben her zaman ki actim office programlarindan word'u ve basladim yazmaya. Aradan gecen bir zaman sonrasi ona raporumu gonderdim bana sanirim 10 dakika icinde geri dondu ve bu raporu incelemeyecegini cunku word kullandigimi kendisinin word de calismadigini latex dosyasi olmadigi surece de incelemeyecegini soyledi ve bende bunun uzerine apar topar latexe gectim. Basta uzun uzun kizsam da delirsemde suan cok mutluyum hayatimin en buyuk ve en dogru karari latex olmus bundan sonra kim korkar yazi yazmaktan figurelerden kesinlikle bir akademisyenin bilmesi ve kullanmasi gereken demisbaslardan birisi. Gelelim latex nedir ne ise yarar. Kendisi aynen bir debugger gibi calisan tex dosyalarini yaratmaniza yardimci olur. Oncelikle http://miktex.org/download
sayfasindan miktex i indireceksin sonrasinda calistirdiginiz da bu uzun suren bir indirme baslayacak sanirim 2gb kadar. Suana kadar gerekli dosyalari indirdik ama henuz yazacagimiz ortam yok. Ben suan TeXstudio kullaniyorum ama TexMaker diye baska programlarda var
 TexStudio : TexStudio Indirme Linki buradan indirebilirsiniz.
 Ilerleyen gunlerde size gerekli bilgileri yasadigim zorluklari nasil kullanildigina dair bilgiler ile karsiniza cikicam Simdiden kolay Gelsin

18 Nisan 2012 Çarşamba

Ateşle Nasıl Oynanırmış...


Gel bakalım ateşle nasıl oynanır göstereyim..Gör bakalım ateş mi seni yakar, sen mi ateşi?
Ben...
İnsan hala ben kelimesini kullanabiliyorsa küçüktür... Öğrenememiştir kainatın ona anlattıklarını, açmamıştır gözlerini kainatın ona gösterdiklerine...
Oysa ne diyor DOST bak diyor tohum doğasını kabul etmese küçüklüğünü bilmese nasıl büyür de kocaman çınar olur.
Unut diyor DOST bildiklerini unut. Gel al eline bir silgi , şu yeni başlayan güne bilgilerini silmekle başla. Birini nekadar çok aşağılar yahut
 dışlarsan, onun durumuna düşme ihtimalin o kadar artar. Kainatın matemetiğidir. Bir koyar, bir alır insan. Bilmeden kendi hesabını dürer diyor DOST…
Hiçbir konuda emin olma diyor DOST…
Kendini ayrıcalıklı sayma. Konumuna ya da mevkine, ismine veya şöhretine güvenme. Şu hayatta tüm zahiri kisveler sabun köpüğünden ibarettir.
Güzele doğruya nasıl kapar insan kulaklarını nasıl görmez?...
Sonra diyorum şeytan niye var oldu ki? Neydi bizle alıp veremediği.. Herşeye sahipti, en iyi alimdi ama tek bişey eksikti. "Aşk"sızlığındandır bunca kibri..

Eğer diyorum çok konuşmak faydalı olsaydı Allah iki ağız, bir kulak verirdi. Sonra düşünmek gerekti bize neden iki kulak , bir ağız verildi? Onun için, çok dinleyip az konuşmak gerekti...
Yüreğime koyuyorum elimi kibir zerresine rastlar mıyım diye soruyorum kendime.. Ne diye böbürlenip büyükleniyorsun. Doğumun bir damla su, ölümün bir avuç toprak değil mi?
Geldik madem bu dünyaya sorgulamak gerek hayatı, kainatı, gerçeği, doğruyu, yanlışı.. Gene diyorum ki yüreğime bazısı gelirken, bazısı da giderken gönül açıklığı verir. Dikkat et ve iyi bak ki, sendeki bu gönül açıklığı giderken mi yoksa gelirken mi beliriyor?
Aklım almıyor ama yüreğime sığıyor. Kelimelerim güçsüzleştikçe yüreğimde daha şiddetli kanıyor. Öğrendikçe biliyorum,bildikçe öğreniyorum ama bildiklerim konuşmama izin vermiyor
Ey Gönül !Şimdi sorarım sana, hangi Aşk daha büyüktür..?Anlatılarak dile düşen mi, anlatılmayıp yürek deşen mi?
Ahh ne demiş Şems-i Tebrizi..
"Sığ suları en hafif rüzgarlar bile coşturabiliyor. Derin denizleri ise ancak derin sevdalar. Anladım ki, derin ve esrarengiz olan her sey susuyor. Anladım ki susan her şey derin ve heybetli."
Kaldrır mısın bu derinlikleri ey gönül?!
Sonra çevreme dönüyorum diyorum ki
"Otunu, suyunu bilmediğin gönüllerde koyun gütme! Yoksa, 'kaçırcağın keçilere' çobanlık yapamazsın ...!"

18 Kasım 2011 Cuma

Duydum


Çok sevdim O'nu
Tertemiz sevdim.

Adının anlamına mıhladım yüreğimi..
O'nun adına, astım..

Çok sevdim O'nu..

Adam akıllı bekledim
beklemekse..

Sabretmekse, insana yakışmazdı benim sabrım..
Canım yandı,
"ne tatlı" dedim verdiği acı..

Doyulmaz hazları tattırırken bana,
Kendimde değildim ki tadına varayım..

Hep hak verdim..
Her zaman "yarın anlayacak" dedim..
acele etme..

-Geliyorum
dedi..
 Kendimi bile kovdum yanımdan yabancılık çekmesin diye..

Gelmedi..
Kovduğum ben de gelmedi geri..

Seviyorum onu demiş.. duydum..
Nefessiz kaldım..
Dünyanın bütün dillerinde duydum dediğini..
Ve dünyanın bütün dillerinde gıkım çıkmadı..

Kalakaldım..
En yerinde duramayan durağanlığı tattım..

Sonra sustu..
Haftalarca duyamadım bir hecesini..
Aramadı.. Sormadı..

Aradım ve sordum..
Cevabı sustu..

Duydum..


Yar Daha Neyleyim?






Nasıl bir şeydir bu Rabbim;
Gözüme ilişen; ne bir suret, ne de bir cisim..
Ne dilime aşina bir ad, isim,
Beyhude bilirim bu serzenişim,
Olmasın varsın bir hoyrat seslenişim..


Keza yüreğe kazınmış bir resim..
Bu olguda meçhul bir failim..
Yar bilmiyor ki ben akl-ı firariyim..
Sukut'a sürgün olmuş, lal dilim..
Boğazımda düğümlü cümlelerim..


Elbet ki ebedidir, ezelden temel almış sevgim..
Gayrı menfidir, hissiyatım ve en saf halidir..
Öyle bir dua ki bu Rabbim, yarin ikliminde demledim..
Avuçlarımda kaldı mahçup aminlerim..


Yüzüm yok duamı dillendireyim..
Öyle bir dua ki bu Rabbim,
Avuçlarıma sığmaz oldu "amin"lerim..


Yar,
bilmiyor, görmüyorsan daha neyleyim..

4 Kasım 2011 Cuma

Bayram Telaşı...


Ve bayram gelir çatar.. Bu bayram çok güzel şeylere gebe güzel okuyucularım... Hadi hayırlısı dedim bende bir katkım olsun bayrama dedim.. Oturdum bir tencere yaprak sardım.. Ay ne kadar yavaş bir insanmışım ben anacım :) Saat 4 de doğru başladım 8.10 da bitti.. Ne yoruldum ne yoruldum.. Bir kaç kare paylaşmak istedimm :)